Azerbaycan’ın Şehit İstiklâl Şâiri Ahmet Cevad

Milletlerin tarihi ve kültürel derinliğinin en önemli göstergesi edebiyatıdır. Çünkü edebiyat doğrudan doğruya milletin hayatından kaynaklanır ve onu yansıtır. Türk Edebiyatı’da Türk milletinin köklü tarihini, engin ruh halini, zengin kültürünü yansıtır. Bu nedenle edebiyatımızda aynen tarihimiz gibi asırlara ve coğrafyaya sığmayan bir karakter taşımaktadır.

Ahmed Cevad, Azerbaycan’ın ve tabii ki bütün Türk âleminin millî şâiri ve mümtaz bir evlâdıdır. İstiklal Marşı’mızın güfte yazarı, Mehmet Âkif Ersoy’un Azerbaycan’daki çağdaşı, eş şairi, Azerbaycan Millî Marşı’nın yazarı, istiklal mücadelesi kahramanı Ahmed Cevad , 5 Mayıs 1892 yılında Şemkir’in Seyfeli köyünde dünyaya gelmiştir. Küçük yaşta yetim kaldığı için ağabeyleri okutur. Gence’de medrese tahsili görmüş, burada Rus, Arap ve Fars dillerini öğrenmiştir. 1912 de mezun olduğu o yıl, Osmanlı Devleti Balkan Savaşı’na girmişti. Şair, eğitimci arkadaşı Abdullah Şaik’le birlikte “Kafkas Gönüllü Kıtası”na katılarak İstanbul’a gitti. Trakya’da Osmanlı askerleriyle birlikte Bulgar ordusuna karşı savaştı. İstanbul’da Mehmet Emin Yurdakul’la tanıştı. Yurduna dönünce Gence’de öğretmenliğe başladı.

1914 yılında Osmanlı Devleti bu defa I. Dünya Savaşı’na girmiş, Kafkas/Doğu Cephesi’nde ağır bir yenilgiye uğramıştı. Ermeniler de bu fırsattan yararlanarak Erzurum, Kars, Ardahan, Iğdır, Ağrı ve Van’da katliamlara başlamışlardı. Bu sırada, Bakü’de Azerbaycan Türkleri bir yardım derneği (1905’te kurulan Bakü Müslüman Cemiyet-i Hayriyesi) vasıtasıyla Osmanlı Devleti’ndeki soydaşlarına yardım toplayıp gönderiyorlardı. Ahmed Cavad, bu yardım toplama faaliyetlerinin içinde yer aldığı gibi, duygularını şiire dökerek halka moral vermeye çalışıyordu. Gence’de 15 Aralık 1915 tarihinde yazdığı “Çırpınırdın Karadeniz” şiiri, o karanlık günlerde Türk dünyasına umut ışığı olmuştu. Ünlü besteci Üzeyir Hacıbeyli’nin bestelediği bu şiir sadece Azerbaycan’da değil Türkiye’de de çok sevilmiş, âdeta marş hâline getirilmişti. Türkiye Türkçesiyle bu şiir şöyledir:

Çırpınırdın Karadeniz,
Bakıp Türk’ün bayrağına.
“Ah” diyerdin, hiç ölmezdin,
Düşebilsem ayağına!
Ayrı düşmüş dost elinden,
İller var ki çarpar sinem.
Vefalıdır geldi, giden,
Yol ver Türk’ün bayrağına!
İnciler dök, gel, yoluna,
Sırmalar düz sağ soluna,
Fırtınalar dursun yana,
Selam Türk’ün bayrağına!
Hamidiye ve Türk kanı,
Hiçbirinin bitmez şanı,
Kazbek olsun ilk kurbanı
Selam Türk’ün bayrağına!
Dost elinden esen yeller,
Bana şiir, selam söyler
Olsun bizim bütün eller
Kurban Türk’ün bayrağına!


Ahmed Cavad, Azerbaycan yardım heyetiyle birlikte Kars’a geldi ve işgal altındaki halkın perişan hâlini görünce Nevruz Bayramı’nı yapmayıp 22 Mart 1915’te Ne Gördümse adlı şiirini yazdı. Şiirin bir kısmı şöyledir:

Armağanım yaslı nağme
Bir kuş oldum çıktım yola
Gittim, gördüm dost ilinde
Ne bir ses var, ne bir layla!


Böyle gitse o dağlarda
Yıllar geçer çiçek bitmez
O dağları duman basmış
Duman gitmez, yaman gitmez!

Vicdan bana emr edir ki;
Böyle günde bayram etme!
Kur’an bana yol gösterir,
Yoksulları meyûs etme!


1915-1916 yıllarında Batum’da yaşadı ve öğretmenlik yaptı. Batum’da Süleyman Bey Recanizade’nin kızı Şükriye Hanım’la evlendi. 1916 yılında Bakü’de Koşma adlı şiir kitabı yayımlandı. 1917 Bolşevik İhtilali sonrası Rusya Kafkaslardaki birliklerinin önemli bir bölümünü geri çekti. Cepheyi, Ermeni birliklerine bıraktı. Osmanlı Devleti, Azerbaycan için Nuri Paşa’nın komutasında Kafkas İslam Ordusu adıyla yeni bir ordu oluşturdu.

Bu ordu, 25 Mayıs 1918’de Gence’ye girdi. 28 Mayıs 1918’de başkent Gence olmak üzere Azerbaycan Cumhuriyeti kuruldu. Bakü’yü işgalden kurtarmak amacıyla Kafkas İslam Ordusu harekete geçti. Ahmed Cavad, Osmanlı askerleriyle birlikte Bakü’nün Yasamal Dağı’ndaki mevzilerde Rus-Ermeni-İngiliz birlikleriyle savaştı. Nuri Paşa’nın ordusuyla birlikte 15 Eylül 1918 tarihinde Bakü’ye ilk girenler arasında yer aldı.

Mondros Mütarekesi sonrası İstanbul’un İtilaf Devletleri Donanması tarafından işgal edilmesi (13 Kasım 1918) üzerine, 19 Mart 1919’da Gence’de “İstanbul” adlı yedi dörtlükten oluşan, Azerbaycanlıların duyduğu ıstırabı anlatan bir şiir yazdı. İlk ve son bölümleri şöyledir:

Ben sevdiğim mermer sineli yârin,
Diyorlar koynunda yabancı el var.
Bakıp ufuklara, uzak yollara,
Ağlıyormuş mavi gözler akşamlar.
Ah, ey solgun yüzlü, dalgın İstanbul
Mavi gözlerin pek baygın İstanbul
……………………
Yarab, bilmez miydin kalemi sen de,
Ki, kırdın sazımın canlı telini.
Doğuyorken yeni bir ümit bende,
Niye meyus ettin Turan elini?
Ah, ey solgun yüzlü, dalgın İstanbul
Mavi gözlerin pek baygın İstanbul..

1918-1920 Azerbaycan Cumhuriyeti dönemi, şairin sanatının en verimli dönemidir denebilir. Bu dönemde Azerbaycan Cumhuriyeti’ni öven, halka moral veren, coş kulu şiirler yazdı.
Azerbaycan Cumhuriyeti’nin Türkçülük, çağdaşlık, Müslümanlık temelleri üzerinde yükselmesi ülküsünü savundu. Ziya Gökalp’ın Türkiye’de savunduğu düşüncelerdi bunlar.
1919 yılında istiklal havası içinde ikinci şiir kitabı Dalga’nın basılmasını sağladı. Azerbaycan, 28 Nisan 1920 tarihinde Bolşevik Rusya ordusu tarafından işgal edilip Azerbaycan Cumhuriyeti’ne son verilince Ahmed Cavad ve birçok Azerbaycan yöneticisi, aydını, sanatçısı Rus yöneticilerin hedefi hâline geldi. Her hareketleri takip edildi.
Kurşuna dizildiği 1937 tarihine kadar üç defa tutuklandı, eşi sürgüne gönderildi. Üç oğlu hapsedildi. Komünist yönetim döneminde ilk önce Bakü’den uzaklaştırıldı.
Guba’da 1920- 1922 yılları arasında Millî Eğitim Müdürlüğü yaptı.
1922-1927 yılları arasında Azerbaycan Yüksek Pedagoji Enstitüsü Tarih ve Filoloji Bölümünde yüksek öğrenim gördü. Enstitüde okurken Edebiyat Cemiyeti/Derneğinin başkanlığını yapacak kadar ünlü bir şairdi. Yine aynı yıllarda İnkılap ve Medeniyyet dergisinin de yazı işleri müdürlüğünü yürütmekteydi.
Şairin İstiklal Uğruna Şiirler kitabı 1928 yılında İstanbul’da basılınca Türkiye’deki ünü arttı ama Bakü’deki hayatı daha da zorlaştı. Pedagoji Enstitüsünü bitirince 1934 yıllına kadar bazı yüksekokul ve enstitülerde Azerbaycan dili ve edebiyatı öğretmenliği yaparak geçimini sağladı.
1935’te Gence’den Bakü’ye dönüp Azerneşr (Azerbaycan Devlet Yayınları) Tercüme Şubesi Editörlüğü ve Azerbaycan Film Stüdyosu Belgeseller Şubesi Başkanlığı görevlerinde bulundu.
Türkiye’de şiirlerinin yayımlanması, Azerbaycan’ın bağımsızlığı için çalışmaları ve milliyetçi şiirleri dolayısıyla Sovyet Rusya ile onun Azerbaycan’daki uydu yöneticilerinin devamlı takibi altındaydı. Her yazdığı inceleniyor, görüştüğü kişiler sorguya çekiliyordu. 1937 yılında karşı devrim ve Pantürkizm suçlamasıyla tutuklanıp yargılandı ve mahkeme kararıyla 13 Kasım 1937 tarihinde kurşuna dizilerek şehit edildi.
1955 yılında SSCB Başsavcısı, şaire karşı yapılan suçlamaların asılsız olduğunu belirtip hakkında beraat kararı verdi ama çok geç kalınmıştı. Ahmed Cavad’ın sanatının altın yılları 1914-1920 yılları arasıdır. Sovyet Rusya döneminde takip altında olduğundan şairliğini gereği gibi ortaya koyamamıştır. Verimli döneminde yazdığı aşk, vatan-millet-bayrak sevgisi temalı şiirler, Azerbaycan edebiyat tarihinde önemli şairler arasında yer alması için yeterli olmuştur. Shakespeare , Puşkin, Gorki, Shevchenko , Ş. Rustaveli vs.’den de hayli tercümeleri bulunur.

Kaynakça:

TÜRKSOY’un 12 Mayıs 2012 120. Yıl Kutlama Töreni için bastırdığı 16 sayfalık broşür.
Anar-Akpınar, Yavuz (2000), Bin Yılın Yüz Şairi/ Azerbaycan Şiiri Antolojisi, Ankara, s. 109-111, Kültür ve Turizm Bakanlığı Yayınları.
Aslan, Betül (2000), I. Dünya Savaşı Esnasında Azerbaycan Türklerinin Anadolu Türklerine Kardaş Kömeği (Yardımı) ve Bakü Müslüman Cemiyet-i Hayriyesi, Ankara, s. 52, 82, 120, 124, AKM Yayınları
Karayev, Yaşar (1999) Belli Başlı Dönemleri ve Zirve Şahsiyetleriyle Azerbaycan Edebiyatı, İstanbul, s. 286-308, Ötüken Yayınları. Makas,
Zeynelâbidin (1992), Çağdaş Azerbaycan Şiiri Antolojisi, Ankara, s. 36-42, Kültür ve Turizm Bakanlığı Yayınları.
Muhtaroğlu, Vilayet (1993), Türkiye Dışındaki Türk Edebiyatı Antolojisi/Azerbaycan Edebiyatı, Ankara, C. IV, s. 332-339, Kültür ve Turizm Bakanlığı Yayınları.
Yıldırım, İrfan Murat (1992), Selam Türk’ün Bayrağına/Ahmed Cevat’ın Hayatı ve Şiirleri, İzmir, s. I, 62.


Yorum bırakın