Tüm Yönleri ile Hocalı Soykırımı

Özet:
Sovyet Sosyalist Cumhuriyetler Birliği (SSCB) döneminde Azerbaycan’a bağlı özerk bir bölge olan Dağlık Karabağ, 1991 yılında SSCB’nin dağılması akabinde uluslararası bir krizin konusu oldu. 19. yüzyıldan itibaren Rusya’nın Kafkasya politikası çerçevesinde Ermeni nüfusun yerleştirildiği Dağlık Karabağ, bu dönemden itibaren Ermenistan’ın gündemine girdi. Ermenistan’ın hukuken Azerbaycan’a ait olan bölgede hak iddia etmesi sonucu da Karabağ Savaşı başladı. Savaş sırasında 366. Rus Motorize Alayı tarafından desteklenen Ermeni birlikleri, 26 Şubat 1992 günü abluka altında tuttukları Hocalı kasabasına girerek en vahşice, acımazca ağır işkencelerle bir soykırım gerçekleştirdi. Hocalı Soykırımı’nın 27. yıl dönümüne girilirken hukuken Azerbaycan’a ait olan Dağlık Karabağ ve çevresi -Azerbaycan topraklarının beşte biri- hâlen Ermenistan işgali altındadır. Hocalı Soykırımı’nın sorumluları bugüne kadar herhangi bir cezai sürece tabi tutulmuş değil ve işgal edilen topraklardan ayrılmak zorunda kalan 1 milyon Azerbaycan Türk’ü, hâlâ “göçgün”[1] statüsünde evlerine geri dönmeyi beklemektedir.

Hocalı Neresidir?

Dağlık Karabağ; Azerbaycan, Ermenistan ve İran’ı kontrol edebilecek bir konumda olan Kafkasya’nın en stratejik noktalarından birinde bulunmaktadır. Azerbaycan’daki Kür ve Aras nehirleriyle Ermenistan sınırları içerisinde bulunan Gökçe Gölü arasında, batıda Ermenistan sınırına güneyde İran sınırına yaklaşan bölgedir. Hocalı kasabası da Karabağ’da bulunmaktadır. İlçenin arazisi dağlıktır. [2]

Nüfus ve Sosyal Yapı:

Karabağ bölgesi sadece Azerbaycan’ın değil, ayrıca dünyanın da eski tarihe sahip bir arazisidir. İşte, Karabağ bölgesi kendisinin tarihi, maddi kültür anıtları, zengin edebiyatı, sanatı ve müzik kültürü ile zengindir. Nüfus genellikle tarım, hayvancılık, üzümcülük ve arıcılıkla uğraşıyordu. İşgale kadar ilçede 56 kültürel yapı, müzeler, teknik ve orta okullar, sağlık kurumları, tarım ve sanayi tesisleri, havalimanı faaliyetini sürdürüyordu. Bölgenin içinden uzunluğu 32 km olan birinci kategoriden otomobil yolu ve Bakü–Hankendi demiryolu geçiyordu. Hocalı ayrıca çeşitli dönemlerde Azerbaycan Türklerine karşı Ermenilerin yaptığı saldırı ve sürgün politikaları sonucunda kendi evlerinden zorla kovulanlara kucak açan bir şehir idi. Stalin’in emriyle tarihi vatanlarından sürgün edilmiş Ahıska Türklerinin bir kısmı da Hocalı’da yerleşmişlerdi.

Soykırıma Giden Tarihi Süreç:

SSCB döneminde hukuken Azerbaycan’a tabii özerk bir bölge olan Dağlık Karabağ; Azerbaycan, Ermenistan ve İran’ı kontrol edebilecek bir konumda olan Kafkasya’nın en stratejik noktalarından birinde bulunmaktadır. Sovyet döneminde Karabağ’ın demografik yapısı Rusya tarafından şekillendirilmeye çalışılmıştır. [3] Müslüman nüfusun Kafkasya’dan sürülmesi ve yerlerine Hristiyan nüfusun yerleştirilmesi, Rusya’nın Kafkas politikasının bir parçası olarak gerçekleşmiştir. Böylece bölgede Ermeni nüfus çoğunluk durumuna geçmiştir. Sonuç itibariyle, Azerbaycan’ın ayrılmaz bir parçası olan Karabağ, yapay bir şekilde ovalık ve dağlık bölgelere ayrılmış, Azerbaycan yönetimi Karabağ’ın dağlık kesimlerine sonradan göç ettirilen Ermenilere muhtariyet statüsü tanımaya mecbur edilmiştir. Üstelik bu uygulamaların tamamı, burada yüzyıllardır meskûn bulunan Azerbaycanlı nüfusun reyi dikkate alınmadan ve hakları en kaba biçimde ihlal edilerek gerçekleştirilmiştir. Bu durum yalnızca Azerbaycan’ın mülki yönetim yapısının bozulması değil, Ermenilerin Azerbaycan’a karşı gelecekteki toprak iddiaları için bir araç olma anlamına da gelmekteydi. Nitekim Ermeniler, Azerbaycan Hükümeti’nin kontrolü dışında kalan vilayette, Ermenistan’dan gönderilen silahlı çeteler ve askerî araçlar yardımıyla Azerbaycanlı nüfusa karşı hep daha fazla kanlı cinayetler işlemeye hız vermişlerdir ki bu durum da çatışmanın büyüyerek geniş ölçekli bir savaşa dönüşmesine yol açmıştır. Cereyan eden gerilim 1991 yılında daha fazla artmıştır.
Azerbaycan’ın bağımsızlığını ilan ettiği 1991 yılında, bölgedeki Ermenilerin de Dağlık Karabağ Cumhuriyeti’ni ilan etmesiyle iki devlet arasındaki gerilim savaşa dönüşmüştür. Hazar’dan Karadeniz’e Büyük Ermenistan’ın hayalini gerçekleştirmek için 1991 yılında başlayan Karabağ Savaşı, Azerbaycan ve Ermenistan arasında 1994’te ilan edilen ateşkes ile sona ermiştir. Ancak Ermenistan’ın işlediği insanlık suçları hafızalardan silinmemiştir.

Acılarla Dolu Bir Gece: Hocalı Soykırımı

Karabağ bölgesinde önemli bir yerleşim merkezi olan Hocalı; Ağdam, Şuşa, Hankendi, Askeran yolları üzerinde stratejik bir konuma sahiptir. Karabağ’ı Ermenistan’a bağlayan yol da Hocalı’dan geçmektedir. Bölgenin tek hava limanı için üs konumunda olan Hocalı, Karabağ Savaşı süresince Ermeni güçleri için askerî bir hedef konumunda olmuştur. Zira, Hocalı’nın ele geçirilmesi durumunda Askeran ve Hankendi arasındaki yol açılarak Şuşa dışındaki bütün Dağlık Karabağ’ın Ermenilerin kontrolü altına alınması söz konusu olacaktır. Ermeniler 1987 yılından itibaren Dağlık Karabağ bölgesine saldırılarını yoğunlaştırmıştır. Otobüs baskınları, yol kesme vb. şiddet eylemleri ile bir yıldırma sürecine girmişlerdir.

Nitekim böyle bir süreçle beraber Hocalı, 1991 yılının Ekim ayından itibaren ablukaya alınmıştır. Bu tarihten itibaren bölgeye giden kara yolu kapanmış, ulaşım sadece helikopterlerle yapılabilmiştir. Hocalı’ya son helikopter 1992 Ocak ayının 28’inde gitmiştir. Şuşa şehrinin semalarında sivil helikopterin Ermenilerce vurulması sonucunda bölgenin hava yolu ulaşımı da kapanarak, gaz ve elektrik bağlantısı kesilmiştir. Şubatın ikinci yarısından itibaren her gün toplarla, ağır makineli silahlarla bombalanmıştır.
Yaklaşık 13.000 kişinin yaşadığı Hocalı kasabası, 1992 yılında 25 Şubat’ı 26’ya bağlayan gece, Ermenistan silahlı kuvvetleri ve 366. Rus Motorize Alayı’nın gerçekleştirdiği bir soykırıma maruz kalmıştır. Soykırımın yaşandığı tarihte Hocalı, Azerbaycan Silahlı Kuvvetleri’nin koruması altında değildir; savunmasız bir durumda, elinde hafif silahlar olan yaklaşık 150 kişi tarafından korunmaktadır. Tamamen savunmasız durumda olan kente üç istikamet üzerinden giren Rus destekli Ermeni askerleri, sivil insanları vahşice katletmiştir. Hankendi tarafından 366. Alay askerleri, arkada Rus-Ermeni silahlı birlikleri, Esgeran istikametinde ise 1.000’den fazla silahlı kişi harekete geçmiştir. Tanklarının desteği ile şehre giren Ermeniler, topçu ateşiyle şehirdeki karargâhları ve askerî hedefleri vurmuştur. Rus birliklerinin düzenlediği saldırı sonucu Hocalı hava alanı kullanılamaz hâle gelmiştir. Şehri koruyan Hocalılılar son kurşunlarına kadar savaşmaya devam etmiş onlarca insan sabaha kadar savaşarak can vermiştir.

Hocalı’dan kaçmak için Ağdam istikametine ilerleyen halkın bir kısmı yollarda can vermişler, Ağdam’a gelmeyi başaranların bazılarının ayakları donmuş, bazılarınınsa geldiklerinde kangren olmuştur. Hocalı ile Ağdam arasındaki tam 12 kilometrelik yol cesetlerle dolmuştur. Hocalı’dan kaçamayanlara yapılan işkenceler, akılları durduracak kadar korkunçtur. İnsanların kafa derileri yüzülmüş, kol ve bacakları kesilmiş, kafaları vücutlarından koparılmış, hamile kadınların karınları kesilmiş, insanlar diri diri yakılmıştır. Resmî rakamlara göre saldırıda 106’sı kadın, 63’ü çocuk, 70’i yaşlı toplam 613 kişi katledilmiş; 76’sı çocuk 487 kişi ağır yaralanmış, işkenceye maruz kalan 1.275 kişi esir alınmıştır. Esir alınanlardan 150 kişi hâlen kayıptır. Gayriresmî rakamlara göre ise acı bundan çok daha büyüktür. Hocalı Soykırımı Karabağ Savaşı’nın yaşandığı bölgelerde büyük yankı uyandırmış ve bölge halkı kısa sürede Karabağ ve çevresindeki yerleşim yerlerini boşaltmıştır. Hocalı’yı ele geçiren Ermeni birlikleri, akabinde Azerbaycan’ın Kubatlı, Zengilan, Cebrail, Füzuli ve Ağdam vilayetlerini de ele geçirmiştir.

ULUSLARARASI HUKUK AÇISINDAN HOCALI

Hocalı Soykırımı, uluslararası hukukun temel belgelerine (Cenevre Sözleşmeleri, İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi, Sivil ve Siyasi Haklar Uluslararası Sözleşmesi) aykırı olmakla beraber Soykırım Suçunun Önlenmesine ve Cezalandırılmasına İlişkin Sözleşme’nin 2. maddesinde yer alan “milli, etnik, ırki veya dini bir grubu kısmen veya tamamen imha etme” biçiminde tanımlanan “Soykırım” kavramıyla tamamen örtüşmektedir. Sözleşmede “soykırım”ı tanımlayan 2. maddenin a) bendinde yer alan “bir grubun üyelerinin katledilmesi” ve b) bendinde yer alan “grup üyelerinin bedeni ve akli açıdan ciddi biçimde zarar verilmesi” koşulları Hocalı Soykırımı sırasında yaşananlar ile birebir uyuşmaktadır.

Ayrıca, saldırılar sırasında başvurulan yöntem ve muameleler bakımından Hocalı Soykırımı, insanlığa karşı işlenen suçlar kapsamına da girmektedir. Saldırı Suçu ve Barışa Karşı Suçlar açısından da uluslararası hukuk ilkeleri ihlal edilmiştir.

Bu düzenlemelerde açıkça görüldüğü üzere soykırım suçunu işlemiş olan Ermenilerin öncelikle Azerbaycan’ın yetkili mahkemelerinde yargılanması gerekmektedir. Bu yargılama Azerbaycan yönetiminin görevi durumundadır. Çeyrek asır önce bu suçu işleyenlerden bir kısmı bugün hayatta değildir. Her geçen yıl bunların bir kısmı daha öbür dünyaya gidecektir. O halde vakit geçirmeden işlenen facianın mahkeme sürecinde ele alınması, bundan sonraki siyasi, diplomatik ve idari işlemler açısından son derece önemlidir. Bunlar arasında Azerbaycan’da ve yurtdışında düzenlenen resmi etkinlikler, BM’in bazı ülkelerdeki temsilcilikleri önünde düzenlenen gösteriler, çeşitli ülkelerdeki öğrenci derneklerince düzenlenen yabancı ülkelerin kamuoylarını ve yetkililerini bilgilendirme girişimleri ve süreci yer almaktadır. Son yıllarda ise etkinliklerin koordinasyonu ve belgelerle daha çok desteklenmesi süreci dikkat çekmektedir.

Faaliyetler özellikle, İslam Konferansı Gençlik Forumu girişimiyle geliştirilen ve koordinasyonunda yürütülen “Hocalı İçin Adalet“ uluslararası bilgilendireme kampanyası çerçevesinde daha da hızlanmıştır. Meksika, Macaristan, Pakistan, Kolombiya, Çek Cumhuriyeti, Bosna-Hersek, Peru, Honduras, Romanya, Slovenya, ABD’nin çok sayıda eyaleti, çeşitli düzeylerde Hocalı Soykırımı’nı tanıdıklarına ilişkin kararlar almıştır. Türkiye, Almanya, İtalya, Ürdün, Letonya, İsrail ve diğer çok sayıda ülkenin parlamentolarında Hocalı Soykırımı görüşülmüş ya da bu ülkelerin yetkilileri BM dâhil uluslararası kuruluşlarda yaptıkları toplantılarda insanlık suçlarından bahsederken Hocalı Soykırımı’na da değinmiştir.

Ayrıca soykırımdan sonra göç eden altı kişinin başvurusu üzerine AİHM Büyük Dairesi’nin, Ermenistan’ın göçmenlerin evlerine dönmesini engelleyerek AİHS’ni ihlal ettiği yönündeki kararı da son derece önemlidir.

Tüm bu gelişmelere rağmen, uluslararası sahada varılan sonuç iç açıcı değildir. Hocalı Soykırımı’nın sorumlularına henüz herhangi bir cezai yaptırım uygulanmamış, uluslararası düzeyde soykırım olarak tanınmamıştır. Bu kahredici sivil soykırımı, hiçbir biçimde sadece Azerbaycan’ın acısı ve meselesi değildir. Bu korkunç olay, yalnızca Türk dünyasının ve İslam dünyasının da meselesi değildir. Dünyanın gördüğü en alçak saldırılardan biri olan bu korkunç soykırım, bütün onurlu insanlığın meselesidir. Hocalı soykırımı, insanlığa karşı işlenmiş çok ağır bir suçtur, bu nedenle bir dünya meselesidir. Hocalı yerel, bölgesel ve küresel güvenlik üzerinde onarılamaz bir yıkım bırakmıştır.

Anlatılanlar olayın hemen ardından kaydedilen görüntülerle tüm dünyaya gösterilmiş ancak; dünya bu vahşete anlaşılamaz bir şekilde kayıtsız kalmıştır. Şu an bölgede “Hocalı” adıyla anılan bir yerleşim yeri yoktur. Bölge bir yıkıntı, bir virane görünümündedir ve bölgede halen o vahşetin izlerini görmek mümkündür. Ermenistan’ın işgali hâlen sürmektedir.

Türk Dünyası, Hocalı için tam 27 yıldır gözyaşı dökmekte ve “adalet” istemektedir. Elbet Hocalı, zamanla onurlu insanlar için, acının ve utancın simgesi haline gelecektir. Hocalı’yı unutmadık ve hiçbir zaman da unutmayacağız! Soydaşlarımız, dindaşımız ve dildaşımız olan Azerbaycan Türkü kardeşlerimizin acısını paylaşıyor, o gece hunharca katledilen tüm şehitlerimizi rahmetle anıyoruz.

Dipnot ve Kaynakça:

[1]
Göçgün veya kaçgın kavramları, Dağlık Karabağ’ın işgali sonra sında evlerini terk edip Azerbaycan’ın farklı bölgelerine sığınmak durumunda kalan 1 milyon Azeri mülteci için kullanılmaktadır. Kimi kamplara kimi varoşlara sığınan göçgünler, evlerine dönecekleri günün umudu ile yaşıyorlar.
[2] Beşir Mustafayev, “Ermeni Devlet Terörünün Eseri: 26 Şubat 1992 Hocalı Soykırımı Üzerine”, Karadeniz Araştırmaları, (Bahar 2011), Sayı 29, s. 26; Aslıhan Akman, Kadim Coğrafyanın Genç Ülkesi, İstanbul: İHH İnsani Yardım Vakfı, 2005, s. 57.)
[3] 1830 yılında Dağlık Karabağ nüfusunun %65’ini Azerbaycan Türkleri, %35’ini Ermeniler oluşturuyordu. Kafkasya’da Hristiyanlardan oluşan bir tampon bölge oluşturmak isteyen Rusya’nın teşvikleri sonucu bölgedeki Ermeni nüfusu 1880’de %53’e ulaştı. Bu oran SSCB dağılmadan hemen önce, 1989 yılında %77’ye yükseldi. Vedat Gürbüz, “Dağlık Karabağ Sorunu Karşısında Taraf Ülkeler, Bölgesel ve Küresel Güçler”, İİBF Dergisi, Kahramanmaraş: KSU Yayınları 2008, s. 118.


Yorum bırakın